Elementor #504
İSG VE GELİR KAYDEDEN CİHAZLAR
Bürokrat ve idareciler akşam yatıp sabah kalktıklarında akıllarına ilk gelen şeyi uygulamaya koyma adetinden kurtulamadılar. Daha önce de uygulanması mümkün olmayan sayısız konu gündeme geldi, esnafı telaşlandırdı ama yürürlüğe girmeden unutulup gitti. Hatırlarsanız bunlardan biri de özürlü rampası gibi bir uygulamaydı. Engelli vatandaşlarımızın tekerlekli sandalye ve türevleri ile zahmetsiz bir şekilde taksi ve benzeri araçlara binmesini kolaylaştıracak -amaç buydu- bir mekanizmayı taksilere uygulayacaklardı. Yaptırmayanlar için ciddi cezaların olacağını duyurup durdular. Fakat dünya üzerinde bir tek örneği olmayan bu proje en sonunda rafa kalktı. Oysaki engelli insanlara bu tür hizmetin verilmesi için Avrupa ülkelerinde, belediyeler randevu sistemli özel araçlar tahsis ederken makul bir tarifeyle ve durumu olmayanlar için de bedelsiz hizmet vererek işi çözmüşler. Bizde ise sorumluluğu taksi esnafının sırtına yükleyip ne yaparsan yap zihniyeti ile çalışılmakta. Gerçi bir dönem kamyonet taşımacılığı yapanlar da gizliden gizliye korsan taksicilik yaptıkları gibi belediye de engelli hizmeti verecek araçlarla korsan taşımacılık yapmayacağını kimse garanti edemez.
Diğer bir konu İş Sağlığı ve Güvenliği meselesi. Allah için bu akşamdan sabaha akıllara gelip de uygulanmak istenen bir konu değil. Biraz daha vahim. Neredeyse on yılı aşkın olmasına rağmen her sene ertelenen, her ertelemede esnaf nasıl olsa gene ertelenir diyerek ciddiye almadığı önemli bir mesele. İlk duyduğumuzda taksilerde yaşanan cinayetlerin sona ereceği bir yöntemin uygulanması esas alınacakmış gibi algılansa da konu başka. Genel çalışma düzeninde üç sınıfa ayrılmış bu durum taksici gibi az tehlikeli(!) sınıfında muhtemel iş kazalarına ve meslek hastalıklarına karşı eğitip önlemeyi amaçlıyor. Fakat gerçek tehlike, bıçağı boğazınıza dayayan bir gaspçıya karşı engel olmuyor. Üç kuruş için arka koltuktan sıkılan üç kurşunu durduramıyor.
Kervan yolda düzülür mantığıyla taksilerdeki İSG konusu bu sene uygulamaya alındı. Fakat bizim kervanın düzülmesi için uzun bir yol gerek. İSG uzmanına para vermek istemeyenlere bir kolaylık sağlandı. Bu konuda bir sertifika alması durumunda kendi işyerinin İSG uzmanı olması kolaylığı tanındı. Bazı üniversiteler ve kurumlar tarafından eğitim programları açıldı. Beklenenin üzerinde talep görünce eğitime katılmanın yeterli olup sınava gerek duyulmadan sertifikalarını ömür boyu geçerli olacağını müjdelediler. (Sanki burada bir îmâ var gibi!) Fakat iş sertifikayı almakla bitmiyor. Kâtip denilen bir web sitesi üzerinden kaydınızı yaptırmanız ve gerekli evrakları hazırlayıp sisteme yüklemeniz icap ediyor. Uygulama o kadar karışık ve anlaşılması güç ki birilerinden yardım almadan başarmanız imkânsız. Hatta sisteme giren, başarmasın diye düzenlenmiş hissine kapılıyorsunuz. Bir pdf dosyası ile işlem adım adım anlatılmış. Yine de neyin nerede olduğu, hangi konuyu kapsadığı meçhul! Bu duruma düşen esnafa hemen bir başka teklif geliyor. “Sizin için bu işi yapan aracı kurumlar var. Ücreti mukabilinde sizin yerinize bu külfeti üstlenebilirler.” Yani bir koyundan bir post çıkar, derler ya! Taksiciden soy soy bitmiyor.

Diğer bir konu da “Gelir kaydedici cihaz.” Bildiğiniz bir tür yazar kasa. Taksimetreye entegre edip kayıp kaçağı önlemek. Taksici gerçek usul vergi mükellefi olarak deftere tabi olacak. Bu durum taksiciyi vergi vermeyen esnaf iftiralarından kurtaracağı gibi ülkemize de önemli bir kazanım sağlayacaktır. Fakat dedik ya bizde önce bir fikir uygulamaya sokulur sonra da bunun arızalarını nasıl çözeriz derdine düşeriz.
Öncelikle taksici vergi vermeyen bir esnaf değil. Beş yılda bir otomobilini değiştirmek zorunda. Bunun için en az 1.200.000₺ sadece araç için öderken bunun 700.000₺ vergi ve kredili alımlarda cebinden çıkacak paranın 5 yıllık vade ile 2.500.000₺ – 3.000.000₺ olması ve bunu vergiden düşememesi işin garabetine bir ölçü olacağını sanıyorum.
Bununla birlikte hiçbir amortisman, sigorta vs. giderinizi vergiden düşemediğiniz gibi yıl sonunda devletin takdir ettiği bir vergiyi de artı olarak ödemeniz gerekiyor. Eski düzen bu şekilde devam ederken yenisinde de nasıl uygularız derdine düşmeden apar topar gelir kaydedici cihazlar piyasaya çıktı. Yıl sonuna kadar araçlara takılması planlanan kaydediciler taksilerdeki mevcut düzeni kökünden değiştireceği gibi artık bir cazibesi kalmadığından çalışacak şoförün de bulunmasında güçlük getirecektir. Maaş + prim sistemi bir kısım çalışanları sistemde tutsa da kiralama ve yevmiye sistemini kökünden sarsacaktır. Zira sisteme giren her kuruşun vergisi işveren tarafından ödenirken kayıt dışı kalan çalışanın kazancı tartışma konusu olacaktır. Ayrıca yüksek KDV oranları şimdiden tartışma konusu.

Durum bundan ibaret sanmayın. Gizli bir el taksiciyi daha ne kadar sıkıntıya sokarız diye zorlarken aynı el korsan taşımacılık yapanlara yol veriyor. Bakanlığa bağlı turist transferleri yapan siyah minibüslerin yine korsan taşımacılık yaptığına dair duyumlar alıyoruz. MartıTak mahkemesindeki uzama korsan tarafa yarıyor. Her gün taksiciyi kötüleyen haberlerin medyada boy göstermesi bu konuda yapılan çalışmanın arka planını gösteriyor. Şimdi de sürücüsüz araçlarla taksicilik yapmak için sırada bekleyenlerin haberleri sızdırılmaya başladı. Böyle bir durumda ülke çapında 400.000 sürücü ve ailesini ekmeksiz bırakmak anlamına gelecektir.
Rant çok büyük. Gözü dönmüş kapitalistler ve ülkemizdeki uzantıları hedefe odaklanmış bekliyor. Yatırımcı her geçen gün büyüyen sıkıntıdan kurtulmak için plakasını satıp sıyrılmanın derdinde. Bu durum sürekli plaka fiyatlarını düşürüyor. Gerçek esnaf ise karamsarlık içinde yöneticilerden bir imdat gelir umuduyla gözlerini sosyal medya gruplarına dikti.
Uzun yıllar bu mesleğin içinde olan biri olarak birçok badire atlattık. Çok sıkıntıya girdik ama hiç bu kadar ümitsiz bir zamanı yaşamadık. “Her zorluktan sonra bir kolaylık vardır.” müjdesi tek tesellimiz. Umarım bu konuda çaba sarf eden birkaç fedakâr taksici meslektaşımız sonuç alır ve sıkıntılarımız sona erer. Yoksa tepe lambalarını salondaki vitrine koyup acı bir hatıra olarak saklamaya başlarız.
Saygılarımla
Cüneyt Tüzel
